9 Ekim 2011 Pazar

4. Bölüm

Bir yazıya da girişi nasıl yapsam diye düşünmeden girsem mi diye düşünürken farkettim ki, zaten giriş nasıl olsun diye düşünerek girdiğimde de öyle çok tasarlanmış, ölçülmüş biçilmiş, doğru düzgün veya orjinal, artistik, otantik filan girişler yaptığım yok birader. O vakit bu sefer düz yoldan giriyoruz. Girdik.

Onur Ünlü kolon kanseri teşhisiyle hastaneye yatırılıp, Ahmet Mümtaz Taylan'ın deyimiyle "cillop gibi" ve başarılı bir ameliyat geçirmiş. Afili Filintalar'dan yapılan açıklama da şu. Acil şifalar diliyor, geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, dualarımızı ediyoruz. Kendisini en yakın zamanda, parklarda, ormanlarda, setlerde görmek isteriz. Onur Ünlü'nün yokluğunda yönetmenliği Dondurmam Gaymak filminin senarist ve yönetmeni Yüksel Aksu üstlenecek diye duyduk, kolaylıklar dileriz çalışmalarda. Bu arada Leyla ile saz arkadaşlarının bu bölümde izlediği film de Dondurmam Gaymak'tı.

Yine duyduğumuza göre çekimler de dün itibariyle başlamış, bu kara günlerden sonra tekrardan eskisinden daha cıvıl cıvıl bir neşveyle devam eder inşallah çekimler ve bölümler.



İlk göndermemiz İbrahim Tatlıses'in meşhur flüt videosuna:





Mecnun halüsinasyon gördüğünü sandığı, bunu da içtiği şuruba bağladığı sahnede "O son şurubu içmeyecektik!" diyor; necip milletimizin "O son dubleyi içmeyecektik!" şeklinde veya değişik versiyonlarda kullandığı kalıba gönderme yapıyor.






Mecnun'un hem teşhis "kolunamayan" ve hem de tedavisi bulunamayan hastalığının tek çaresi topal doktor House!








İzahata lüzum yok herhalde. Titanic filmindeki meşhur sahneye Leyla-Arda ve Mecnun-İsmail Abi çeşitlemeleri:











Kırık-çıkıkları iki yumurta bir çubukla iyileştiren pratik zekalı necip milletimizin nadide ve numunelik fertlerinden kiminin ismi Mustafa, kimininki Osman, kimi Arif, kimi de İsmaildir. Evet.



 

Bitti. The Bitti. Böyle daha marjinal oldu, imarjinal hatta. İmarjiner bilinçlenme mi ne vardı o neydi yav?