29 Eylül 2011 Perşembe

3. Bölüm

Günaydın arkadaşlar! Hemen atarlı başlayayım: Artis misiniz lan siz! Hatta, artiz misiniz? Neymiş efendim, ilk bölüm yazısında komikli-şakalı-şaklabanlı bir üslub varmış da, 2. bölümde bozmuş da, fazla düzmüş de, iki yazıyı yazan aynı kişi olamazmış da.. Yok efendim bilmem ne! Bir gün de gelip şu yazıların altına bir yorum yap önce, bir beğendim de, komikli şeyler sizi hahhayyt filan de! Bir şey de. Bir tane yorum yazma, sonra arkamızdan yok şöyle bozdu falan filan. Olmuyor böyle, olamıyor. Oh be rahatladım.

Durumu açıklamak gerekirse, dizimizin başında karabulutların geçmesi bizim de üslubumuzu etkiledi. Ayrıca ekibimizin katibi de (ki o kişi benim doğal olarak, çünkü neden, katip yazıları yazan adam demektir. yes, evet.) kişisel hayatındaki birtakım problemlerden dolayı az sonra göreceğiniz duygusal fon müzikli, eeaahhh diye efektler vererek şiir okuyan elemanların olduğu dandik ve fütursuzca duygusal şiirler dinliyor, Cengiz Kurtoğlu'na şarkılarında eşlik ediyor (Her perşembe Maxim Gazinosu'nda), boş vakitlerinde "Nedeeeeeeeennnnnnnnn!" diye bağırıyor vs. Böyle bir adamdan komikli metinler beklemek de abes ile iştigal etmek olmuyor mu kuzum.

İçimizi döktük, mevzuya geçelim. İlk sahne ben bu oyunu bozarım sahnesi. Göndermesi de içinde zaten. Tatar Ramazan abimizi tanımayan bilmeyen varsa, ona zaten biz bir şey demiyoruz. Filmleri izlemeyenler "sesin kesinizi" ve açın izleyin! Adam olun lan iki dakka! Niye sinirlendiysem bu kadar. Neyse işte, izleyin güzel filmler.



Dedemiz Mecnun'a Leyla'ya yazacağı mektup için engin müktesebatından nadide tavsiyeler verirken, internet alemlerinde epey dolaşan bir şiir okuyor. Dede okuduktan sonra meşhur oldu herhalde, diye espri yapsam, bunun espri olduğunu anlamayıp bizi salak sanacak gerizekalı okurlarımız var mıdır acaba? İnternette birbibirinden güzel fon müzikli, birbirinden kabız gibi okumalı versiyonları vardı. Biz iki tanesini seçip buraya koyduk. Bir de resim koyduk (Ona fotoğraf değil resim denir! Belki foto denebilir bak. Ona itiraz etmeyiz.) . Meraklısı açıp diğerlerini de izlesin. Ya da hergün güneş umarsızca batarken, hüzünlerin bir yumak gibi boğazımıza dolandığı demlerde, ErrrrrHannla Damarrdannn Nağmeleeeeaaarhhhh programını dinleyin, Radyo Derbeder'de.














Nezarethane'de bir gece kalan Leyla'ya üniversitede  hanımağa muamelesi çekiyordu gençler. İlyas Salman'ın bir filminde salak bir suçtan (suçsuz da olabilir bilmiyorum) ceza evine giren, ceza evinde de bir şişleme olayına mı ne karışıyordu adı alakasız bir şekilde (bu böyle gidip gramer kurallarına uygun bir cümle olarak bitecekti, lakin, hayat işte, beklenmedik sürprizlerle hıncahınç dolu. Sürprizlere şaşıranların kafasına yağdırır dolu. Çünkü hayat bu insanlara karşı hınç dolu. Şiirime burda son verirkene, Gökhan Semiz'i rahmetle anıyorum.). Arkadaş ben de filmi ne kadar az hatırlıyormuşum. Hapishane çıkışı mahalleye dönene kadar olay kulaktan kulağa iyice abartılıyordu ve mahalleye vardığında Yusuf miroğlu gibi karşılanıyordu İlyas Salman. Evet, halkımız o zamandan Yusuf Miroğlu karakterini bağrında yaşatıyordu. Sonradan halkımızın kollektif hafızasındaki bu epik karakter beyaz cama uyarlandı (buraya birkaç klişe dergi yazısı modunda şeyler gelecek) falan filan. Nereden geldikti buraya yaa. Hatırlayamadım, neyse, HALKIMIZZZ!.. 




Mecnun Kaan'ın kırmızı kalemli fecaatinden sonra odasında tek başına mektup yazmaya çalışırken, seninle ilk defa diye mırıldanıyordu bir şarkıdan. O şarkı şudur:



Ushan Çakır gül gibi Arda karakterini oynuyordun, gülüyrduk seviyorduk. Ne yaptın sen yaa! Üzdün bizi. Alın size Trinity-Karate Kid karışımı bir Arda:









Son olarak da, Var Mısın Yok Musun göndermesine geliyoruz. Siz zaten, sorsak, paso televizyon seyreden mal tayfadan değilsinizdir kesin, ama Var Mısın Yok Musun ile ilgili her muhabbeti de bilirsiniz ne hikmetse. O yüzden video filan da koymadık buraya. Şaka şaka, video bulamadık.



Bu bölümdeki göndermeler de bunlardı. Daha güzel, daha mutlu, daha adil, sevgi dolu bir dünya için... Barış için, insanlık için... Batsın bu dünya!

2 yorum:

  1. abi iyi giydirmişsin yazının başında:Den azından bana:Dsevdim çok da güzel olmuş ki:D

    YanıtlaSil